112. PAPA’NIN ARDINDAN YEDİ TEPELİ ŞEHRİN SESSİZ ÇÖKÜŞÜ


Tarihin kalbinde yükselen yedi tepeli şehir, şimdi bir kehanetin gölgesinde sessizce sarsılıyor. Aziz Malachy’nin yüzyıllar öncesinden gelen sözleri, bugün ürpertici bir doğrulukla önümüzde duruyor. 112. Papa’nın ardından Roma’nın akıbeti ve insanlığın yönü yeniden sorgulanıyor…


Aziz Malachy’nin kehanetleri, tarihin tozlu sayfalarında unutulmuş bir el yazması gibi, bazıları için ürkütücü bir gizem, bazıları içinse uyarı niteliğinde sessiz bir çığlık gibi durur. Bu kehanetlere ilk rastladığımda, içimde tuhaf bir huzursuzluk ve merak uyandı. Çünkü her bir satır, sadece geleceğe değil, aynı zamanda insanlığın ortak kaderine de ayna tutuyor gibiydi.


Malachy, 12. yüzyılda yaşamış bir İrlanda azizi. Roma’ya yaptığı bir ziyaret sırasında bir anda görüler görmeye başladığı ve gelecekteki tüm papaların sırasıyla kim olacağını, hangi özellikleri taşıyacağını, hatta bazılarının nasıl öleceğini bile kaydettiği söyleniyor. Bu liste, sonuncu yani 112. papa olan “Petrus Romanus”la sona eriyor. Kehanete göre bu son papa zamanında “Roma yıkılacak ve korkunç bir yargı günü başlayacak.”


Şimdiye dek yazdıklarının çoğu şaşırtıcı biçimde örtüşmüş görünse de, insan ister istemez düşünmeden edemiyor: Gerçekten de 112. papa görevdeyken dünyanın sonuna mı geleceğiz? Bugün görevde olan Papa Francis, Aziz Malachy’nin listesinde yer alan son kişiyse, bu satırları yazarken 2027’ye üç yıl kaldığını fark ediyorum. Ve içimde derin bir soru beliriyor: Biz gerçekten sona mı yaklaşıyoruz?


Elbette, bu sorunun cevabı sadece yıldızlarda, kadim metinlerde ya da ilahi bir bilinçte gizli olabilir. Ama tarih boyunca birçok uygarlık, özellikle büyük değişimlerden hemen önce böyle son kehanetlerle karşı karşıya kaldı. Tufanlar, kıyametler, yıkılan şehirler… Malachy’nin işaret ettiği “yedi tepeli şehir” elbette Roma. Ancak bu sadece fiziksel bir yıkımı mı, yoksa ahlaki ve ruhsal bir çöküşü mü anlatıyor, onu da zaman gösterecek.


Ben, bu yazıyı yazarken dünyanın gerçekten de bir dönüm noktasında olduğuna inanıyorum. Teknoloji hızla gelişiyor ama insanlık belki de hiç olmadığı kadar ruhsal bir açlık içinde. Bir yanda savaşlar, krizler, kaos; diğer yanda uyanış, farkındalık ve yepyeni bir bilinç seviyesi arayışı… Belki de kehanetler tam da bu içsel çalkantıya işaret ediyor. Belki de Roma’nın yıkımı, sembolik olarak eski sistemlerin çöktüğü ve insanlığın yeni bir şafakla tanışacağı bir sürecin habercisi.


Aziz Malachy, bir aziz olarak geleceği şekillendirme gücüne sahip değildi belki ama bize bir şeyleri hatırlatma niyetindeydi. Uyanmamız için, gözlerimizi açmamız için… Kehanetlerin doğruluğunu tartışmak başka bir şey, ama onların taşıdığı mesajı görmek bambaşka. Bu yazıyı yazarken hissettiğim en güçlü şey, Malachy’nin sözlerinin bizi korkutmak için değil, hazırlamak için söylendiğiydi. Belki de 2027 son değil, sadece yeni bir başlangıcın eşiği olacak.


Ve belki de asıl kehanet şuydu: İnsanlık, ne zaman dış dünyadaki çöküşleri izlerken içindeki ışığı hatırlarsa, işte o zaman “yedi tepeli şehir” yeniden yükselecek – bu kez Ruhun İçinde…


Yazan Hazal Merisana 

#anunnakisümertanrıları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUTSAL İSYAN: ŞEYTAN’IN TANRI’YA OLAN AŞKI