4000 Yıl Önce Sahra Taş Duvarlarına Ne Anlatmak İstediler?


Cezayir’deki Tassili n’Ajjer bölgesinde, taş duvarlara işlenmiş bu canlı figürler, yaklaşık MÖ 2000 ile MÖ 50 yılları arasına tarihleniyor. “At Dönemi” olarak bilinen bu zaman dilimi, Kuzey Afrika’da göçebe toplulukların yaşadığı ve binlerce etkileyici kaya resmini geride bıraktığı bir çağdı. Resimlerde uzun zarif elbiseler giymiş kadınlar ve kısa, keskin etekler içinde savaşçılar yer alıyor. Moda ve duruşlarıyla adeta Tunç Çağı’ndan günümüze ulaşan birer kare gibiler. Figürlerin bir zamanlar beyaz çubuk şeklinde başları olduğu düşünülüyor, ancak zamanla bu kısımlar aşınmış. Yine de beden dili, giyimleri ve hareketleri hâlâ oldukça belirgin.


Tassili n’Ajjer bölgesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve 15.000’den fazla kaya resmi barındırıyor. Bu çizimler, sadece sanatsal bir ifade değil, aynı zamanda o dönemin yaşam biçimini, inançlarını, sosyal ilişkilerini ve çevreyle kurdukları bağları da gözler önüne seriyor. Göçebe yaşam, savaş, doğurganlık, topluluk ritüelleri ve hatta belki de uzaylı temasıyla ilişkilendirilen figürler bile bulunuyor. Bazı araştırmacılar, bu resimlerdeki başsız ya da abartılı baş yapılarının, dünyadışı varlıklara gönderme olabileceğini öne sürüyor.


At Dönemi adı, bu dönemde atların evcilleştirilmiş olması ve insanların günlük yaşamlarında bu hayvanlarla daha fazla iç içe olmasıyla ilişkili. Resimlerde savaş arabalarıyla ilerleyen atlılar, dans eden gruplar, dini törenlere benzeyen sahneler dikkat çeker. Tüm bunlar, resimlerin sadece süsleme amaçlı değil, aynı zamanda birer anlatım ve hafıza aktarma aracı olduğunu gösteriyor.


Belki de bu taşlara kazınmış figürler, geçmişin bir dilde değil ama görüntüyle anlatılmış hikâyeleridir. Her bir çizim, o dönemde yaşayanların dünyayı nasıl gördüğünü ve neye değer verdiklerini yansıtır. Aradan geçen binlerce yıla rağmen, bu taş duvarlar hâlâ konuşuyor gibi. Sessiz ama derin bir şekilde: “Biz buradaydık, gördük, yaşadık ve anlatmak istedik.”


Tassili’nin taşlarına kazınmış bu sahneler, bizlere hem bir sanat mirası hem de insanlık tarihinin henüz tam olarak çözülememiş bir şifresi olarak kalmaya devam ediyor..


Çeviri Hazal Merisana 

#anunnakisümertanrıları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUTSAL İSYAN: ŞEYTAN’IN TANRI’YA OLAN AŞKI