KELDANİLERİN ZAMAN ANLAYIŞI VE 39.180 YILIN SIRRI


Keldaniler, gökbilim ve zaman hesaplamaları konusunda derin bir bilgiye sahipti. Onların geleneklerine göre, Tufan ile ilk tarihi hanedanlıkları arasında tam 39.180 yıl vardı. Bu rakam, ilk bakışta inanılması güç bir zaman dilimi gibi görünse de, aslında derin bir matematiksel ve astrolojik hesaplamaya dayanıyordu. Bu hesaplama, 12 Mısır zodyak döngüsü ile 12 Asur ay döngüsünü birleştiren bir sistemin sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Ancak burada, sadece basit bir çarpma işlemiyle değil, göksel döngülerle ve kozmik zaman anlayışıyla bağlantılı bir kavrayış yatıyor.


Mısır zodyağı, 12 burçtan oluşan büyük bir astrolojik sistemdi ve her bir burç, yaklaşık 2.160 yıl süren bir çağ anlamına geliyordu. Tüm döngü tamamlandığında ise 25.920 yıllık büyük bir çember oluşuyordu. Buna karşılık Asur ay döngüsü, Mezopotamyalı bilginlerin Ay’ın hareketlerine göre hesapladığı daha küçük ama belirli bir düzen içinde işleyen bir sistemdi. 12 Asur ay döngüsü, göksel hesaplamalar çerçevesinde belirli periyotlarla çarpılarak, Mısır zodyağı ile birleştiğinde Keldanilerin 39.180 yıllık zaman anlayışını ortaya çıkartıyordu.


Burada önemli olan, Keldanilerin zamanı sadece doğrusal bir çizgi olarak değil, döngüsel ve ritmik bir sistem içinde ele almış olmalarıdır. Onlara göre tarih, belirli kozmik döngülerle ilerleyen ve aynı döngülerin tekrar ettiği bir süreçti. Bu nedenle, Tufan gibi büyük bir olaydan sonra, yeni bir hanedanlığın ortaya çıkması için belirli astrolojik ve göksel koşulların yerine gelmesi gerekiyordu. Keldanilerin bu uzun zaman hesaplamalarına dayanarak oluşturduğu kronolojiler, modern tarih anlayışıyla karşılaştırıldığında oldukça farklı bir tablo çiziyor.


Günümüz tarihçiliğinde, ilk uygarlıkların ortaya çıkışı genellikle M.Ö. 3000 civarına tarihlendirilse de, Keldanilerin verdiği 39.180 yıllık süre, geçmişin çok daha derin ve karmaşık olabileceğini gösteriyor. Bu rakam, yalnızca mitolojik bir anlatının parçası mı, yoksa gerçekten bir hesaplamaya mı dayanıyor, bu sorular hala tartışmalı. Ancak bir gerçek var ki, kadim toplumlar gökyüzünü izleyerek zamanı ve tarihi anlamlandırmada çok gelişmiş bir bilgiye sahiptiler. Keldaniler, bu bilgiyi yalnızca kehanetler ve mistik öngörüler için değil, aynı zamanda insanlığın kaderini anlamak için de kullanıyorlardı.


Bu rakamın ardında yatan anlam, aslında bize çok daha büyük bir mesaj veriyor. İnsanlık tarihini yalnızca yazılı kayıtlarla sınırlı tutmak yerine, gökyüzünün ve doğanın döngülerini de hesaba katmamız gerektiğini hatırlatıyor. Keldaniler, evrenin nabzını tutan kadim gözlemciler olarak, geçmişin ve geleceğin aynı göksel ritim içinde aktığını biliyorlardı. 39.180 yıl, belki de sadece bir sayı değil, evrenin bize sunduğu büyük zaman çarkının bir parçasıydı..


Yazan Hazal Merisana 

#anunnakisümertanrıları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUTSAL İSYAN: ŞEYTAN’IN TANRI’YA OLAN AŞKI