BÜYÜK TUFAN’IN ARDINDAKİ SIR, ENKİ NEDEN İHANET ETTİ?
Kadim Mezopotamya mitolojisinde anlatılan Büyük Tufan, yalnızca bir doğal felaketin değil, aynı zamanda tanrılar arasındaki büyük bir anlaşmazlığın da hikâyesidir. Anunnakiler, insanlığın aşırı çoğalması, gürültüsü ve tanrılara yeterince itaat etmemesi gibi sebeplerle onları yok etmeye karar verdiklerinde, bu karara karşı çıkan tek bir tanrı vardı: Bilgeliğin ve suyun efendisi Enki. Ancak burada garip olan şey, Enki’nin bu kararla başta hemfikir olması ama daha sonra gizlice insanları kurtarmaya çalışmasıydı. Peki, Enki neden fikrini değiştirdi? Tanrılara ihanet mi etti, yoksa insanlığa olan sevgisi onu böyle bir karar almaya mı zorladı?
Tufan efsanesinin en eski versiyonları Sümer, Akad ve Babil metinlerinde bulunur. “Atra-Hasis Destanı” ve “Gılgamış Destanı” gibi metinler, tufan olayını farklı perspektiflerden anlatır. Bu metinlere göre, Enlil ve diğer tanrılar insanları cezalandırmak isterken, Enki gizlice Ziusudra’ya (Atra-Hasis veya Nuh) tufandan kaçması için bir gemi yapmasını söyler. Fakat bu noktada ilginç bir detay var: Enki, doğrudan Ziusudra ile konuşamaz. Çünkü tanrılar arasında bir anlaşma vardır ve hiçbir tanrı, insanları önceden uyarmamalıdır. Ancak Enki, kurnaz bir yol bulur.
Bazı metinlerde Enki’nin, bir kamış duvarına fısıldayarak Ziusudra’ya mesaj verdiği anlatılır. Bu, Enki’nin tanrılarla yaptığı anlaşmayı kelimenin tam anlamıyla çiğnememesi için başvurduğu yaratıcı bir çözümdü. Sözde, bir insana direkt olarak seslenmemişti, sadece bir duvarla konuşmuştu! Bu zekice yöntem, onun hem tanrılarla arasını bozmadan hem de insanları kurtarmasına olanak sağladı.
Peki, Enki neden böyle bir risk aldı? Bazı araştırmacılar, Enki’nin insanları Anunnakiler’in bir hatası olarak gördüğünü ve bu hatanın düzeltilmesi gerektiğine inandığını düşünüyor. Çünkü Sümer yaratılış mitlerine göre insan, Enki’nin rehberliğinde yaratılmıştı. Anunnakiler, ağır işlerden bıkan İgigi adı verilen alt sınıf tanrıları yerine çalışacak bir varlık yaratmaya karar verdiğinde, Enki ve bilge tanrıça Ninhursag, ilk insanı şekillendirdi. Yani, insanın varoluşundaki temel mimarlardan biri Enki’ydi. Kendi yarattığı bir türün yok edilmesini izlemek ona ağır gelmiş olabilirdi.
Bazı teoriler ise Enki’nin bu kararının ardında daha derin bir sır olduğunu öne sürer. Eğer Enki gerçekten insanları kurtarmasaydı ve tanrıların planı tam anlamıyla gerçekleşseydi, dünya tamamen farklı bir yer olur muydu? Belki de Enki, insanlığın gelecekte oynayacağı daha büyük bir rolü görmüştü. Bazı ezoterik öğretilere göre, Enki yalnızca insanları kurtarmakla kalmadı, aynı zamanda onlara bilgi ve bilinç verdi. Bu yüzden bazı metinlerde Enki, insanlara yasak bilgiler veren bir figür olarak da görülür. Bu bakış açısına göre, Enki’nin Tufan’daki rolü sadece bir merhamet gösterisi değil, aynı zamanda tanrılar arasındaki güç dengesine karşı gizli bir başkaldırıydı.
Ancak bu durum, Enki ve Enlil arasındaki zaten var olan gerilimi daha da artırdı. Enlil, her zaman düzeni ve itaati temsil eden bir tanrı olarak görülüyordu. İnsanların denetim altında tutulmasını savunuyordu ve tufan planı da bu görüşün bir uzantısıydı. Enki ise tam tersine, bilgiyi ve özgürlüğü temsil ediyordu. Onun için, insanları tamamen yok etmek yerine eğitmek ve bilinçlendirmek daha mantıklıydı. Bu iki zıt görüş, Mezopotamya mitolojisinin temelini oluşturan büyük bir güç mücadelesini ortaya koyar.
Sonunda tufan sona erdiğinde, Enlil bile hayatta kalan insanları gördüğünde öfkeden çok bir şaşkınlık içindeydi. Enki’nin, tanrıları nasıl kandırdığını fark ettiğinde ilk başta büyük bir öfkeye kapılsa da daha sonra insanları tamamen yok etmenin yanlış olabileceğini kabul etti. Bu yüzden, tufandan sağ kurtulan insanlara bazı yeni kurallar getirilmesine karar verildi. İnsan ömrü kısaltıldı ve tanrıların eski gücüne sahip olamayacakları bir düzen kuruldu.
Bu mit, yalnızca eski bir tufan hikâyesi değil, aynı zamanda insanın varoluşu, tanrılar arasındaki mücadele ve kaderin nasıl değiştirilebileceğine dair derin bir anlatıdır. Enki’nin gerçekten ihanet edip etmediği ise yorum meselesidir. Belki de o, yalnızca insanlığın kaderini kendi ellerine almasını sağlamıştı. Ve kim bilir, belki de günümüzde hâlâ onun verdiği bilgilerin izinden gidiyoruz..
Yazan Hazal Merisana
#anunnakisümertanrıları
Yorumlar
Yorum Gönder