ENKİ’DEN HIZIR’A, HIZIR’DAN HERMES’E KADİM BİLGELİĞİN YOLÇULUĞU
Beş bin yıl önce, Sümer, Akad ve Babil topraklarında Enki adıyla bilinen gizemli bir figür vardı. O, diğer tanrılar gibi göklerin en yüksek katında oturan, erişilmez bir varlık değildi. Aksine, insanlarla doğrudan temas kuran, onların hayatlarına dokunan, yardım eden ve hatta bazen hileye başvurarak işlerini kolaylaştıran bir bilgelik ustasıydı. Enki, tam anlamıyla bir tanrı mıydı, yoksa farklı bir varlık mı? Bu soru, onun mitolojideki yerine bakınca daha da ilginç hale geliyor.
Enki, gökyüzünde yaşasa da, yeryüzüne her yıl yağmurlarla inen ve sudan doğan kutsal bir figür olarak kabul edilirdi. O, bolluk ve bereketin taşıyıcısıydı. Yağmurların getirdiği canlanma, tarlaların uyanışı ve nehirlerin taşarak yeni hayatı beslemesi, hep onun varlığıyla ilişkilendirilirdi. Doğanın döngüsünde Enki, baharın taze yeşilini simgelerdi. Yeşil, onun rengiydi; çünkü o, yaşamı, büyümeyi ve doğanın sonsuz yenilenmesini temsil ediyordu.
Fakat Enki sadece bir bereket tanrısı değildi; aynı zamanda bilgelik ve kurnazlıkla da anılıyordu. İnsanlara yardım ederken bazen olayları doğrudan çözmez, onları yönlendirerek farkında olmadan kendi çözümlerini bulmalarını sağlardı. Bunun en iyi örneklerinden biri, Sümer tufan hikâyesinde görülür. Diğer tanrılar insanlığı yok etmeye karar verdiğinde, Enki, büyük bir hileyle bir insana rüyalar aracılığıyla tufandan nasıl kurtulacağını fısıldadı. Bu, onun klasik tarzıydı: Açıkça karşı çıkmadan, zekice bir planla insanlığı koruyordu.
Zamanla Enki’nin figürü, farklı kültürlerde yeni kimliklere büründü. Orta Doğu’da onun yerini Hızır aldı. Hızır da tıpkı Enki gibi suyla bağlantılıydı ve insanlara yol gösteren, zor anlarında yardım eden bir bilgelik figürüydü. O da ölümsüzdü ve doğanın yeşiliyle özdeşleştirilirdi. Nehir kenarlarında beliren, beklenmedik anlarda yolunu kaybedenlere rehberlik eden Hızır’ın hikâyeleri, Enki’nin mirasını taşıyor gibiydi.
Ancak dönüşüm burada da bitmedi. Antik Yunan’a gelindiğinde, Enki’nin özellikleri Hermes adıyla anılmaya başlandı. Hermes de tıpkı Enki ve Hızır gibi insanlarla tanrılar arasında bir köprüydü. Yol gösterici, bilge ama aynı zamanda kurnaz ve hilekar bir karakterdi. Tüccarların, gezginlerin ve bilgisizlerin yardımına koşar, kimi zaman onları zor durumlardan kurtarmak için beklenmedik oyunlara başvururdu.
Bu benzerlikler rastlantı mıydı, yoksa aynı bilgelik figürü farklı zamanlarda ve kültürlerde farklı isimlerle mi anıldı? Belki de Enki, insanlık tarihinde yol gösteren kadim bir öğretmendi ve farklı medeniyetlerde onun hikâyesi yeni biçimler alarak yaşamaya devam etti. Ama hangi isimle anılırsa anılsın, o hep insanlığa yardım eden, yolları açan ve bereketi getiren bilge bir ruh olarak kaldı..
Yazan Hazal Merisana
#anunnakisümertanrıları
Yorumlar
Yorum Gönder