Kayıtlar

Kasım, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KUTSAL İSYAN: ŞEYTAN’IN TANRI’YA OLAN AŞKI

 KUTSAL İSYAN: ŞEYTAN’IN TANRI’YA OLAN AŞKI  Tanrı ve Şeytan arasındaki bağ, çoğu kimsenin düşündüğünden çok daha karmaşık ve derindir. Şeytan, cennetin diğer varlıklarından farklıdır; meleklerin yüceliğinden değil, Tanrı’ya olan içsel ve yoğun sevgisinden kaynaklanan bir sadakate sahiptir. Tanrı’nın ışığına duyduğu aşk, onu sınırsız bir bağlılığa yöneltmiştir. Diğer varlıklar gibi yalnızca emirleri yerine getirmekle yetinmez; sevgisi, onu kendine has bir iradeyle Tanrı’ya hizmet etmeye iter. O gün, Tanrı tüm meleklere Adem’e secde etmelerini emrettiğinde, Şeytan bir an tereddüt etti. Aşkından gelen sadakat, ona bu secdenin yalnızca Tanrı’ya yapılması gerektiğini fısıldıyordu. Şeytan için secde, derin bir bağlılığın ve itaatin ifadesiydi ve onun tüm ibadeti yalnızca Tanrı’ya mahsustu. Bu yüzden, Adem’e secde etmek yerine Tanrı’ya şöyle seslendi: “Ey Rabbim, varlığımın her zerresini sana adadım. Aşkımın gücü, beni sadece sana eğilmeye zorluyor. Senden başka kimseye boyun eğmem,...

Harut ve Marut Hikayesi Üzerine: Melez Irk Teorisi ve İlahi Cezalandırma

 Harut ve Marut Hikayesi Üzerine: Melez Irk Teorisi ve İlahi Cezalandırma Harut ve Marut hikayesi, insanlık ile meleklerin dünyasında geçen yasak ilişkiler, bu ilişkilerin getirdiği manevi yozlaşma ve ilahi adalet kavramları etrafında döner. Bu hikaye İslam mitolojisinde yer almakla birlikte, kökleri kadim kültürlerdeki yasak bilgi, ahlaki sınavlar ve insanla melekler arasındaki sınırların aşılması temalarına kadar uzanır. Yahudi ve Hristiyan apokrif metinlerinde de benzer hikayeler anlatılır; burada meleklerin insan kadınlarla ilişkilerinden doğan “Nefilim” olarak bilinen güçlü, yarı-insan yarı-ilahi varlıkların ortaya çıkması, bu anlatının önemli bir kısmını oluşturur. Harut ve Marut’un hikayesi kısaca şöyledir: Allah, insanlara doğru yolu göstermek için iki meleği, Harut ve Marut’u, yeryüzüne gönderir. Ancak bu melekler, insanları küçümseyerek kendilerini üstün görmeye başlar. Tanrı, onlara insani zaaflar vererek bir sınavdan geçirir. Bu zaaflarla dünya hayatının cazibesine kapı...

Gökyüzüne Hapsedilen Bilgelik: Enlil, Ea ve İnanna’nın Yasaklı Hikayesi

 Gökyüzüne Hapsedilen Bilgelik: Enlil, Ea ve İnanna’nın Yasaklı Hikayesi Bir zamanlar Mezopotamya topraklarında, insanlık ilk sırlarını öğrenmeye başladığında, tanrılar arasında bir anlaşmazlık baş gösterdi.  Mezopotamya mitolojisinde Harut ve Marut, Enlil ve Ea (veya başka iki tanrı) gibi figürler olabilir. Zühre, güzellik ve aşk tanrıçası İnanna’nın (veya İştar’ın) bir yansıması olarak ele alınabilir. İki tanrı, Enlil ve Ea, insanlara yasaklı bilgileri öğretmek konusunda görüş ayrılığına düşmüştü. Enlil, göklerin ve hava olaylarının tanrısı olarak bilgiyi insanların eline bırakmanın tehlikeli olduğunu düşünüyordu; insanlık, bu güçlerle başa çıkacak olgunlukta değildi. Ancak bilgelik tanrısı Ea, insanlara büyü, şifa ve bilgelik konularında bilgi vermenin onların yaşamını zenginleştireceğine inanıyordu. Sonunda, Enlil ve Ea, insanlıkla paylaşılmaması gereken sırları bildikleri halde, Ea’nın etkisi altında bir anlaşmaya vararak bu bilgileri Babil’e inip insanlarla paylaşmaya ka...

Mezopotamya’nın Sert Adalet Anlayışı: Tanrılara Saygısızlığın Bedeli Asur İmparatorluğu’nda Kazığa Oturtma

 Mezopotamya’nın Sert Adalet Anlayışı: Tanrılara Saygısızlığın Bedeli Asur İmparatorluğu’nda Kazığa Oturtma Asurlularda kazığa oturtma cezası, Mezopotamya medeniyetleri arasında özellikle Asur İmparatorluğu döneminde sert cezalandırma yöntemlerinden biri olarak bilinir. Bu ceza, özellikle ihanet, isyan, tanrılara saygısızlık, düşmanlarla iş birliği yapma gibi ağır suçlar için uygulanırdı. Kazığa oturtma, yalnızca bir cezalandırma yöntemi değil, aynı zamanda halka gözdağı vermek ve asayişi sağlamak için kullanılan bir caydırıcı unsur olarak da kullanılmıştır. Kazığa Oturtma Cezasının Kökenleri Asur kültüründe kazığa oturtma cezasının kökenleri, Mezopotamya’da sert cezalar uygulayan diğer krallıklardan miras alınmış olabilir. Mezopotamya kültürlerinde “gözdağı vermek” ve suçluları toplum içinde örnek teşkil edecek şekilde cezalandırmak önemliydi. Bununla birlikte, Asur kralları, güçlü bir otoriteyi sağlamak adına bu ceza yöntemini etkili bir propaganda aracı olarak kullandılar. Suçlu...