SÜMERLİLERİN KARDEŞİ CYDONİANLARIN KAYIP HİKAYESİ


Kızıl gökyüzünün altında, binlerce yıl önce yaşamış bir halkın sessiz çığlığı hâlâ Mars’ın taşlaşmış çöllerinde yankılanıyor olabilir mi? Bu sorunun cevabını tam olarak bilmiyoruz. Ama elimizdeki bazı ipuçları, Mars’ta bir zamanlar gelişmiş bir uygarlığın var olabileceğini fısıldıyor. Ve bu uygarlığın, bir şekilde Sümerlilerle ya da daha doğru bir ifadeyle onların tanrılarıyla bağlantılı olması, insanlık tarihini baştan sona değiştirecek bir olasılık olabilir.


Dr. John Brandenburg’un iddiası bu noktada devreye giriyor. Ona göre, Mars’ta Cydonianlar ve Ütopyalılar adı verilen iki antik halk yaşadı. Bu halkların kökeni tam olarak bilinmiyor ama gezegenin yüzeyinde tespit edilen yüksek orandaki Xenon-129 izotopu, bir nükleer patlamaya işaret ediyor olabilir. Xenon-129 doğada nadiren bulunan bir gaz ama nükleer füzyon sırasında ortaya çıkabiliyor. Brandenburg’un dikkat çektiği şey, bu izotopun oranlarının, Dünya’daki nükleer deneme alanlarında görülenlerle örtüşmesi. Yani teorik olarak Mars’ta bir zamanlar büyük bir nükleer felaket yaşanmış olabilir.


Peki bu uygarlık kimdi? Cydonia bölgesindeki dev yapılar, bazılarına göre doğal oluşumlar değil. NASA bu yapıların ışık-gölge oyunlarından ibaret olduğunu söylese de, o “insan yüzü”ne benzeyen formasyon ve devasa piramitimsi yapılar, yıllardır araştırmacıların zihnini kurcalıyor. Eğer bu yapılar gerçekten bilinçli bir zeka tarafından yapıldıysa, bu zeka kimdi ve neden yok oldu?


İşte burada işin içine Anunnakiler giriyor. Sümer tabletlerinde “gökyüzünden gelenler” olarak tanımlanan bu varlıklar, Dünya’ya bilgelik, yazı ve tarımı getirmiş sayılıyor. Birçok araştırmacı, bu tanrıların başka bir gezegenden geldiğini ve insanları genetik olarak değiştirdiğini düşünüyor. Eğer bu doğruysa, geldikleri yer Mars olabilir miydi? Ya da belki de Anunnakiler, Mars’ta yaşanan bu büyük felaketten kaçıp Dünya’ya gelmişlerdi. Ve burada yepyeni bir proje başlattılar: insanlık.


Cydonianlar ise bu büyük göçten geride kalanlar mıydı, yoksa Anunnaki’nin Mars’taki ilk deneyleri mi? Belki de Mars’ta yaşanan o büyük nükleer patlama bir savaşın sonucuydu. Anunnakiler, başka bir yıldız sisteminden gelen düşman bir ırkla çatışmış olabilirler. Bu kozmik savaşın izleri bugün hâlâ Mars atmosferinde gizli kalmış radyoaktif gazlarla bize göz kırpıyor olabilir.


Bu hikâye, her ne kadar şimdilik bilimsel çevrelerce desteklenmese de, içinde birçok soruyu barındırıyor. Ve insanlığın kökenini, yalnızca Dünya ile sınırlı tutmamamız gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü belki de biz, gerçekten de yıldızlardan gelen bir ırkın çocuklarıyız. Belki de Sümer tanrılarıyla aynı gökyüzünü paylaşmış Cydonianların mirasçılarıyız. Şu an Dünya’da yürüyen her bir adım, Kızıl Gezegen’in tozlarında kaybolmuş başka bir hayatın sessiz yankısı olabilir.


Kim bilir, belki de bir gün, Mars’ın derinliklerinde gömülü bir taş tablet, bizlere “Hoş geldiniz kardeşlerimiz” diyecek..


Yazan Hazal Merisana 

#anunnakisümertanrıları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUTSAL İSYAN: ŞEYTAN’IN TANRI’YA OLAN AŞKI