DİNLER VE MİTOLOJİLER ESKİ UYGARLIKLARIN MİRASI MIYDI?


Tarih boyunca insanlık, evreni ve kendi kökenlerini anlamlandırmaya çalışırken birçok mitoloji ve inanç sistemi geliştirdi. Ancak bana göre, bu anlatılar sadece hayal gücünün ürünü değil; aksine, geçmişte yaşanmış gerçek olayların ve varlıkların zamanla değiştirilmiş, efsaneleştirilmiş versiyonları olabilir. Ne yazık ki, bu bilgiler zamanla ya kasıtlı olarak gizlendi ya da unutularak kayboldu.


Eski uygarlıkların anlatıları incelendiğinde, birçok ortak tema göze çarpıyor. Sümerler’in Anunnaki tanrıları, Mısır’daki Osiris’in ölüm ve diriliş döngüsü, Yunan mitolojisindeki Zeus ve diğer tanrılar, Hint mitolojisindeki Brahma, Vishnu ve Shiva gibi figürler, farklı coğrafyalarda benzer hikayelerle karşımıza çıkıyor. Bu kadar uzak kültürlerde benzer anlatıların bulunması, bence bunların ortak bir kökene dayandığını gösteriyor. Ancak zamanla bu anlatılar, tanrısallaştırılarak mitolojik hale getirilmiş olabilir.


Örneğin, tufan hikayesi neredeyse tüm kadim kültürlerde var. Sümerler, Babilliler, Yahudiler, Yunanlılar ve hatta Amerika kıtasındaki bazı yerli halklar, büyük bir sel felaketinden bahseder. Acaba bu, gerçekten yaşanmış küresel bir felaketin, her uygarlık tarafından kendi kültürel çerçevesinde yorumlanmış hali mi? Eğer öyleyse, biz bugün ancak bu olayların efsaneleşmiş kalıntılarını biliyoruz.


Tarih yazımı genellikle kazananların elinde şekillenir. Büyük savaşlar, uygarlık çöküşleri, dinî reformlar ve siyasi değişimler, geçmişin nasıl hatırlanacağını belirler. Belki de bir zamanlar insanlar, bugünkünden çok daha fazla bilgiye ve gelişmiş bir anlayışa sahipti ama bu bilgi zamanla silindi ya da bazı gruplar tarafından saklandı. Örneğin, Antik Mısır’ın ya da Sümerler’in ileri düzey astronomi bilgileri nasıl elde ettiği hâlâ tam olarak açıklanamıyor. Belki de bu bilgilere sahip olanlar, onları yalnızca belirli bir kesimin elinde tutmasını sağladı ve geri kalan insanlığa sadece mitolojiler bırakıldı.


Bence, geçmişe dair bildiklerimiz yalnızca buzdağının görünen kısmı. Mitolojilerin içine gizlenmiş şifreler, semboller ve eski yazıtlar, bize kaybolan gerçekleri bulmamız için ipuçları taşıyor olabilir. Ancak bu bilgilere ulaşmak, tarih boyunca hep zorlaştırılmış gibi görünüyor. Peki, bu kadim bilgiler gerçekten tamamen mi kayboldu, yoksa birileri hâlâ bunları saklıyor olabilir mi? Eğer geçmişin sırları bir gün yeniden açığa çıkarsa, insanlık kendisini ve evreni çok daha farklı bir gözle görmeye başlayabilir..


Yazan Hazal Merisana 

#anunnakisümertanrıları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUTSAL İSYAN: ŞEYTAN’IN TANRI’YA OLAN AŞKI