MARS’IN LANETİ, KOZMİK SAVAŞIN SESSİZ TANIĞI 


Mars… yani Kızıl Gezegen. Bugüne kadar onu hep teleskoplardan, uydu görüntülerinden, bilim kurgu filmlerinden tanıdık. Çoğumuz için kuru, soğuk ve cansız bir yerdi. Ama bazı bilim insanlarına göre Mars bir zamanlar hiç de böyle değildi. Hatta belki de bir dönem yaşamla doluydu. Bu düşünce ilk başta kulağa çılgınca geliyor olabilir ama Harvard’lı bir astrofizikçi olan Dr. John Brandenburg’un ortaya koyduğu iddialar, kafalardaki soru işaretlerini büyütüyor.


Brandenburg’a göre Mars’ta bir zamanlar gelişmiş bir medeniyet vardı. Bu medeniyet tıpkı eski Mısır’daki gibi bilgeliğe, kültüre, yapılar inşa edebilecek bir zekâya sahipti. Ancak sonra bilinmeyen bir felaket geldi ve her şey bir anda yok oldu. Üstelik bu bir doğal afet değil, yıldızlararası başka bir uygarlığın bilinçli olarak yaptığı bir saldırıydı. Kısacası Mars’taki kadim uygarlık, nükleer bir savaşla yok edildi.


Bu iddianın en önemli dayanağı Mars atmosferinde tespit edilen Xenon-129 isimli bir gaz. Bu gaz hem doğada az miktarda bulunuyor hem de nükleer patlamalar sırasında ortaya çıkıyor. Brandenburg, bu gazın Dünya’daki nükleer test bölgelerinde de yüksek oranda bulunduğunu söylüyor ve Mars’taki seviyelerin normalden çok yüksek olduğunu vurguluyor. Ona göre bu, gezegende bir zamanlar büyük bir nükleer patlama yaşandığını gösteriyor. Yani bu kırmızı gezegenin rengi sadece pas değil, aynı zamanda küresel bir yıkımın izi olabilir.


Dahası da var. Mars’ın yüzeyinde yer alan Cydonia bölgesinde dev yapılar bulunuyor. Bazıları insan yüzünü andırıyor, bazılarıysa piramit şeklinde. NASA bu yapıların sadece gölgelerle oluşmuş doğal şekiller olduğunu söylüyor ama Brandenburg aynı fikirde değil. O, bu yapıların kadim bir medeniyetin izleri olduğunu düşünüyor. Yani orada bir zamanlar biri yaşıyordu ve bu izleri bilerek bıraktı.


Brandenburg’un anlatısına göre bu kadim halklar “Cydonianlar” ve “Ütopyalılar” olarak biliniyordu. Belki de bir zamanlar yıldızlara hikâyeler anlatan, taşlara bilgi işleyen bu insanlar bir sabah dev bir ışıkla yok oldular. Bu iddiayı daha da ilginç kılan bir diğer detay ise CIA’nin gizli belgeleri. Zamanında Mars’ın geçmişine dair yapılan bazı uzaktan algılama çalışmalarında, bu gezegende büyük yapılar, canlılar ve hatta kaçışmaya çalışan varlıkların görüldüğü yazıyor. Tüm bunlar elbette kesin kanıtlar değil ama düşünmeye değer.


Mars’ın kırmızı yüzeyi belki de bir anının kalıntısı. Belki de evrende yalnız olmadığımızın, ya da yalnız kalmamız gerektiğinin bir işareti. Kim bilir… Belki de Mars, yitip giden bir medeniyetin bize sessizce anlattığı bir masal. Ve biz bu masalı yeni yeni duymaya başlıyoruz..


Yazan Hazal Merisana 

#anunnakisümertanrıları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUTSAL İSYAN: ŞEYTAN’IN TANRI’YA OLAN AŞKI