GÖKLERDEN GELEN MÜDAHALE BİZ KİMİN ESERİYİZ?
İnsan dediğimiz varlık… Gerçekten kimdir? Nereden geldi, nasıl bu hale ulaştı? Bilim, bize evrimle geliştiğimizi söyler. Maymun benzeri atalardan, milyonlarca yıl süren değişimlerle bugünkü halimize geldik der. Bedenimizdeki her detay, çevreye uyum sağlayabilmek için zamanla şekillenmişmiş. İlk bakışta mantıklı görünür ama bu kadar mükemmel işleyen bir sistemin, sadece tesadüflerle oluştuğunu düşünmek insana biraz eksik gibi geliyor. Çünkü insanın içinde sadece et ve kemik yok; bir de o tarif edilemeyen yanımız var… hislerimiz, sezgilerimiz, içimizde yankılanan o derin bilgelik…
Bedenimiz Topraktan, Ruhumuz Yıldız Tozundan mı?
İşte burada işler biraz değişiyor. Çünkü bazı kadim anlatılar, bizim sadece evrim geçiren canlılar olmadığımızı, bir müdahaleyle şekillendirildiğimizi söylüyor. Özellikle Sümer tabletlerinde adı geçen Anunnakiler, bu konuda çok ilginç bilgiler bırakmış. Onlara göre insanlar, gökyüzünden gelen bu varlıklar tarafından, mevcut canlılar üzerinde genetik değişiklik yapılarak yaratıldı. Amaçları da gayet dünyeviydi aslında: çalışacak, hizmet edecek, itaat edecek bir tür…
Belki altın çıkarmak, belki başka görevler…
Ama insan zamanla kendi içindeki gücü fark etmeye başladı. Sadece verilen emirleri yerine getiren biri olmaktan çıktı. Düşündü, hissetti, hayal etti…
Ve belki de bu hiç beklenmeyen bir evrimdi. Yani biz sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da büyümeye başladık.
İşin bir de spiritüel boyutu var. Bedenimiz evrim geçirmiş olabilir ama ruhumuzun hikayesi çok daha derin. Belki bu dünyaya gelmeden önce bile vardı. Her hayat bir basamak, her deneyim bir öğretiydi. Ruhsal anlamda olgunlaşmak için geldiğimizi düşünenler var. Ve bu bakış açısına göre, yaratıcı dediğimiz şey sadece bedenimizi değil, iç dünyamızı da şekillendiren çok daha büyük bir güç olabilir. Kimisi buna Tanrı der, kimisi Evren, kimisi Kaynak ya da Işık. Belki de hepsi aynı yere çıkar.
Bazı iddialara göre insan, hem evrimle gelişmiş hem de bilinçli olarak şekillendirilmiş bir varlık. Bir yönüyle dünya toprağından, bir yönüyle yıldızların özünden. İçimizde bir yerlerde hem ilk insanların çamur kokusu var hem de uzak galaksilerden gelen bilgeliğin yankısı. Bizler sadece geçmişin ürünü değiliz; geleceğin potansiyeliyiz. Belki de asıl evrimimiz, kim olduğumuzu hatırladığımızda başlayacak..
𒄩𒍣 𒈨𒅕𒊓𒈾
Hazal Merisana
#anunnakisümertanrıları
Yorumlar
Yorum Gönder