YILDIZLAR ARASI MÜLTECİLER MARS’TAN GELEN TANRILAR
Eğer Mars, bir zamanlar Anunnaki’nin kolonilerinden biriyse ve bu koloni bir nükleer yıkımla sona ermişse, şu soru akla geliyor: Bu kadim uygarlık, yok oluşun hemen öncesinde ne yaptı? Kaçabildiler mi? Ve eğer kaçtılarsa, nereye gittiler? Bu soruların cevabı bizi doğrudan Dünya’ya getiriyor.
Bazı araştırmacılara göre, Mars’ta meydana gelen bu yıkım sonrası Anunnaki, hayatta kalan elit bir grubu Dünya’ya taşıdı. Bu göç, yalnızca fiziksel değil; kültürel ve genetik bir aktarıma da neden olmuş olabilir. Çünkü Sümer mitolojisinde, tanrıların bir anda gökten inip uygarlık kurdukları anlatılır. Tarım, astronomi, yazı, hukuk gibi temel insan bilgeliği birdenbire ve açıklanamaz bir hızda ortaya çıkmıştır. Bu da evrimsel bir gelişimden çok, dışsal bir aktarımın işareti olabilir.
Mars’tan gelen bu “göksel varlıklar”, Dünya’daki ilk büyük medeniyetin temellerini attıysa, geride bıraktıkları teknolojik bilgi birikimi, zamanla mitolojiye, sembollere ve dini anlatılara dönüşmüş olabilir. Bugün piramitlerde gördüğümüz astronomik hizalamalar, bazı tapınaklardaki elektromanyetik ölçümler ve hatta kadim şehirlerin inşa teknikleri, Dünya dışı bir bilgelikten miras alınmış olabilir mi?
Bir başka ilginç nokta da şu: Mars’ın yüzeyinde olduğu iddia edilen radyoaktif patlamalar, gezegenin atmosferini yok etmiş olabilir ama bu yok oluşun izleri yalnızca Mars’ta kalmamış olabilir. Dünya’nın bazı antik bölgelerinde bulunan erimiş taş yapılar ve radyoaktif kalıntılar, bu felaketin izlerinin bir kısmının Dünya’ya da taşınmış olabileceğini düşündürüyor. Belki de Mars’tan kaçan Anunnaki, beraberinde getirdikleri tehlikeli teknolojiyle Dünya’nın bazı bölgelerini de etkilemişti. Hatta bazı felaket mitlerinin (Nuh Tufanı gibi) bu süreçle bağlantılı olması da ihtimal dahilinde.
Dr. Brandenburg’un teorileri çerçevesinde düşündüğümüzde, Mars bir zamanlar sadece bir gezegen değil; kozmik bir savaşın merkez üssüydü. Bu savaş, belki de Güneş Sistemi’ndeki üstünlük mücadelesinin bir parçasıydı ve kaybedenler, Dünya’ya çekilip burayı yeni yaşam alanı olarak seçtiler. Böyle bir senaryo, insanlığın genetik kodlarındaki açıklanamayan değişimlerin nedenini de açıklayabilir. Çünkü son yıllarda yapılan bazı DNA analizlerinde, insan DNA’sında kökeni bilinmeyen “yabancı sekanslar” olduğu tespit edildi. Bunlar doğal evrimle açıklanamayacak şekilde farklı, sanki dışarıdan bir müdahale olmuş gibi.
Tüm bu bilgiler ışığında, Anunnaki’nin Mars’taki yıkımdan kurtulup Dünya’da yeniden bir medeniyet inşa ettikleri fikri, sadece mitolojiyle değil, astrofizik, jeokimya ve genetik gibi bilimsel disiplinlerle de yankı buluyor. Ve belki de Mars’ın sessiz tozları altında saklı olan kadim yapılar, bir gün insanlığa bu büyük göçün hikayesini açıkça anlatacak..
Yazan Hazal Merisana
#anunnakisümertanrıları
Yorumlar
Yorum Gönder