PİSAGORCULUĞUN GİZEMİ 


Sayılar, Ruh ve Kozmik Bilgelik..

Pisagorculuk, yalnızca bir felsefi öğreti değil, aynı zamanda gizemli ve mistik yönleriyle tarih boyunca merak uyandıran bir gelenek olmuştur. Pisagorcular, evrenin temelinde sayıların yattığına inanıyordu ve her sayının bir anlamı, bir enerjisi olduğunu savunuyorlardı. Onlara göre, sayıların dili evrenin kendisiyle konuşma biçimiydi.


Pisagor’un öğretileri, sıradan insanlarla paylaşılmayan gizli bilgiler içeriyordu. Onun okuluna katılmak isteyenler, belirli aşamalardan geçmek zorundaydı. İlk aşamada öğrenciler yalnızca dinleyici olabiliyor, ustalarının öğrettiklerini sorgulamadan kabul ediyordu. Daha sonra, belirli bir disipline ulaştıklarında, Pisagorculuğun derin sırlarına erişme hakkı kazanıyorlardı. Bu katı sistem, bilginin sadece hak eden kişilere açılması gerektiği inancına dayanıyordu.


Pisagorcuların en ilginç inançlarından biri de ruh göçüydü. Pisagor, ruhun ölümsüz olduğuna ve farklı bedenlerde yeniden doğduğuna inanıyordu. Hatta geçmiş yaşamlarını hatırladığını bile iddia etmişti. Bu inanç, öğrencileri için büyük bir motivasyon kaynağıydı çünkü ruhlarını saflaştırarak bir gün en yüksek bilgiye ulaşabileceklerine inanıyorlardı. Pisagor’un, sadece insan olarak değil, hayvan formunda bile dünyaya gelmiş olabileceğini söylediği rivayet edilir. Bu yüzden, Pisagorcular et yemekten kaçınır ve yaşamın kutsallığına büyük önem verirlerdi.


Bir diğer ilginç konu ise Pisagor’un sayılarla evrenin müziğini çözmeye çalışmasıydı. Ona göre, gezegenler belirli frekanslarla hareket ediyor ve bu titreşimler evrende duyulmaz ama hissedilir bir melodi oluşturuyordu. Bu teoriye “kürelerin müziği” adı verilmişti ve Pisagor, bu melodiyi anlayabilmenin insanın kozmik bilince ulaşmasına yardımcı olacağına inanıyordu.


Pisagor’un bilgeliği o kadar büyüleyiciydi ki, onun gerçekten insan mı yoksa tanrıların soyundan mı olduğu hakkında birçok efsane ortaya çıktı. Bazıları, onun Apollon’un oğlu olduğunu iddia ederken, bazıları da Mısır ve Babil gibi eski uygarlıklardan gizli öğretileri öğrendiğini öne sürdü. Daha uç teoriler ise Pisagor’un dünya dışı bir uygarlık tarafından bilgilendirildiğini savunuyordu. Kim bilir, belki de evrenin sayısal sırlarını çözmeye çalışan bu büyük filozof, gerçekten de farklı bir kaynaktan besleniyordu.


Bugün Pisagor’un öğretileri hala gizemini koruyor. Onun okulu zamanla dağılsa da fikirleri Platon’dan Kepler’e, modern matematikten müzik teorisine kadar birçok alanı etkilemeye devam etti. Ancak en büyük sır, Pisagor’un gerçekten neyi keşfettiği ve bilgilerini nereden aldığıydı. Belki de evrenin sayılarla yazılmış gizli dilini çözen ilk insan oydu ya da bu bilginin yalnızca bir taşıyıcısıydı. Hangisi doğru olursa olsun, Pisagorculuk, yalnızca bir matematik öğretisi olmanın ötesinde, insanlığın en eski ve en gizemli bilgeliği olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor..


Yazan Hazal Merisana 

#anunnakisümertanrıları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUTSAL İSYAN: ŞEYTAN’IN TANRI’YA OLAN AŞKI